Akmescit - Nogayçi-Ahmat (Çervonoe) -Kocelak (Krasnoarmeyskoe)-Akmescit


Yaşlanmaya başladık sanırım, her gün mekan değiştirmek bizi yormuştu. Bu nedenle Akmescitte iki gün kalmaya karar verdik. Rehavet üstümüze çöktü tabii hemen bir de öğrendik ya Akmescit'i!!:)) Neredeyse "Arabad Faciasını" anma törenini kaçırıyorduk. Arabad Faciası, sürgün sırasında unutulan Kırım Tatarlarının bir gemiye bindirilerek Azak Denizinde gemi ile batırılmasıdır. Bir an için gözlerinizi kapatıp, sevdiklerinizle birlikte o gemide olduğunuzu düşünün, havada korkunun endişenin kokusu var....Kelimeler tükenmiş...



Vardığımızda insanlar Kırım Tatar Milli Meclisi'nin önünde duran otobüslere yerleşmişti. Programı bilmediğimiz için biraz şaşırdık durumu anlamamız biraz zaman aldı. Meğer otobüsler ile Nogayçi-Ahmat (Çervonoe)'ye gidilecekmiş. Tabii programın kalan kısmını buradan sonra öğrendik.

Hediye teyzemizi bizim arabaya aldık. Otobüsler önde biz arkada yol almaya başladık. Uzun bir yol Hediye teyze sayesinde çok güzel geçti.

 Hediye teyze teşekkür ederiz


 Otobüsler arada duruyor kameraman ve röportaj yapan adam otobüs değiştiriyor. Sanırım iki üç kez durduk. Sonradan öğrendik ki bu organizasyon El Cezire televizyonun bir programı için düzenlenmiş.



Sonunda  Nogayçi-Ahmat'a vardık.



Camiye vardığımızda dua okundu ve program anlatıldı. Programa göre cuma namazı kılınacak daha sorna Azak Denizinde geminin tahmini olarak batırıldığı yere kadar gidilecek, deniz taşlanacak ve tekrar buraya dönülerek iftar yapılacaktı.




Sabah evden ayrılırken anma törenine katıldıktan sonra kısa bir Akmescit turu yapar daha sonra babamın halasının oğlu Ahtem amcaya gideriz diye konuşmuştuk. Tabi programın bu kadar geniş olduğunu bilmiyorduk. Hali hazırda Nogayçi-Ahmat'a gelmek baya vaktimizi almıştı, buradan Kocelak'da Ahmet amcanın yaşadığı köye gitmekte en az iki saat sürecekti. Bu nedenle Hediye teyzeye durumu açıklayıp müsade istedik. Sağolsun anlayışla karşıladı ve Kocelak'a doğru yola koyulduk.

İşte tanıdık bir poz :) Arkam tuz gölü.


 İnsanlar kavanozlarla çamur alıyorlardı. Sonradan öğrendim ki cilde çok iyi geliyormuş. Su dolu küvete döküp belirli bir süre yatıyorlarmış. Uzun süre kalmamak gerekiyormuş çünkü damarları daraltıcı bir özelliği varmış. Alırsanız aklınızda bulunsun.



Bu fotoğrafımızı sevdim


Ahtem amcanın evine vardığımızda saat dörde geliyordu. Bizi çok sıcak karşıladılar. Araba kiralamadan önce ona sormadığımız için bizi biraz payladı. Ne gerek vardı benim arabayı alır gezerdiniz dedi. Teklif gelmiş bir dahaki sefere deyip tatlıya bağladık :)))

Ahtem amca, eşi Hatice, oğlu Lenur, gelini ve torunu Saniye ile birlikte yaşıyor. Kırım'da köyde yaşam genelde bu şekilde yani gelin eşinin evine geliyor ve kayın valide, kayın baba ile birlikte yaşıyor. Böylelikle hem birliktelik bağ sağlanıyor hem de ekonomik güç Hayat kolay değil anlayacağınız.

Ortamda bebek çocuk varsa başka kimsenin şansı kalmıyor tabii. Burada da öyle oldu. Saniye'den başkasının fotoğrafını çekmemişiz :))




 Evde hep Kırım Tatarcası konuşuluyor. Saniye ilgi odağı olduğunun farkında hayatından mutlu :))


Eski fotoğrafları karıştırıyoruz. Babamın halası ve kuzenleri.

İldar amcama not: Amca, Nazım amca ile benziyor gibisiniz ne dersin ?




Üniversite öğrencilerine not: Arkadaşlar üç ay tatiliniz var, Kırım'ı bisikletle gezen o kadar çok kişi var ki inanamazsınız. Üçünüz dördünüz birleşşe bir araba tutmak ve hatta kalacak yer de ekonomik olur. Yaşlılarımız yani soyumuz (kimlerdeniz) birer birer göç yoluna girmeye başlamış. Bilenler azalıyor. Keşke daha önce gitseymişim hiç eksik olmadı aklımdan da ağzımdan da.


Çok laf ettim.

Gelen ilk tatlı ve kahve akının ardından hangi ara yemek yaptılar anlamadım. İnsanlara yük olmamak için özellikle gideceğimizi önceden haber vermememize rağmen sofra bir anda donatılıyor. Hepsinin kesesine bereket olsun.

Hava kararmaya başladı, trafik kurallarına uyulsa da (bilgi: kavşaklarda ışık yok soldan gelene yol veriliyor) alkollü araç kullanma kurallar kapsamına henüz girmiş değil :) Bayramda görüşmek üzere müsade istiyoruz.

Akşam sekiz gibi Akmescit'e vardığımızda baya yorulmuştuk Biraz dinlendikten sonra bir gün önceki kafeye gidip birer çay içtik, internet telefon işlerimizi halettik. Bu arada Türkiye'de yiyecek içecek gibi ürünlerin yanında getirilen ekmek, salata, limon gibi şeyler Kırım'da paralı. Yani biri size çayınızın yanında limon ister misiniz diye soruyorsa 3 grv dilimi :))))

Ertesi gün Yalta'dayız.



Arabad Faciası için ayrıntılı bilgiye http://www.kalgaydergisi.org/index.php?sayfa=dergiicerik&sayi=16&kod=606adresinden ulaşabilirsiniz.

Yorumlar

metin gökçe dedi ki…
Burçin pilavından etli yerinden yeme umuduyla Türkiye'de ki çocuklara vermiş veriştirmiş :))

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çeçenistan Caharkala (Grozni)- Dağıstan Mahaçkale-Budenovsk

Kırım'a gitme fikri

Kapiskor (Morskoye) - Şelen (Gromovka) - Kapustalik (Sadove)