Ankara'ya Dönüş Boyabat'ta Mecburi Konaklama



Sinop'a veda etmeden önce Erfelek şelalesini görmeye karar veriyoruz. Bir süre asfaltta ilerledikten sonra yol bozulmaya ve yerini toprak yola bırakmaya başlıyor. Solumuzda Erfelek baraj gölü kıvrıla kıvrıla gidiyoruz. Yol kalabalık ve dar, radyatörle aramız da iyi değil, Burçin tedirgin.

Neyse sonunda vardık... Yolun neden kalabalık olduğunu vardığımızda anlamış olduk. Çevre halkı, bayrama eş dost ziyaretine gelen herkes burada. Park yeri için millet birbirinin boğazını kesecek Allahtan kurban bayramı değil :)

Zor bela motosikletlere yer bulduk (motosikletliler için not: motosikletlerinizi kapıda girişe bırakırsanız daha iyi olur). Burçin'in pantolunu antifiriz olmuş, baktık ki hiç su yok, olmadığı gibi suyu dökmenle toprakla buluşması arasındaki süre iyice kısalmış. Bir yandan motosiklet ile uğraşırken bir yandan kalabalık ve sıcakla mücadele ediyoruz. Adımını atsan mangala çarptığın bir Erfelek güezisi başlamadan bitiyor....

Yol uzun, planımız Tosya'da bir gece konaklayıp ertesi gün Ankara'ya gitmek ancak hayat süprizlerle dolu. Bayramın ikinci günü kendimizi Boyabat sanayisinde buluyoruz. Bir radyatörcü var o da tatilde. Sanayinin tek açık dükkanına sığınıyoruz...

Usta, radyatörü sökerseniz bir arkadaş var on sene önce bıraktı ama size yardımcı olur onu çağırırız diyor. Başlıyoruz sökmeye....


Burçin usta ben çırak


Arada arabalar geliyor gidiyor... Kimileri yanımıza uğruyor kimileri kaçak bakışlarla çıraklara soruyor...:)


Sanayinin sessizliğini İbrahim Tatlıses bozuyor, Ben daha bir şevkle işe girişiyorum bıraksalar arabaları bile tamir ederim: ))



ve bizim motosiklet cıbıl kaldı



Bu arada eski randyatör ustası geliyor. İsmi Arif. Önce radyatöre bakıyor sonra babasını arıyor, kısa hikayemizin ardından "baba kuş gözü kadar bir delik var" sana gönderiyorum diyor.

Köy Boyabat'ın 5-10 km dışında. Navigasyon sadece Burçin'in motosikletinde çalıştığı için adresi girme şansımız yok, motosikletin arkasına bir çırağı verelim diyolar bayram günü riske gerek yok tarif et diyoruz. Arif abi dayanamıyor gelin ben götüreyim sizi ama önce kısa bir işimiz var diyor.

Bizi köyüne götürdü. Gelinler, damatlar,torunlar babacığı anacığı yine bir aile ortamında bulduk kendimizi. Eller öpüldü bayramlaşıldı. Bu arada kuş gözü kadar küçük deliği babacığı tamir etti, üstüne bayram günü boş gönderilmez misafir dediler tatlılar, börekler ayranlar ikram edildi. Allah razı olsun.

Ah seviyorum bu kültürü bu toprakları bu ülkeyi....

Tüm bu işlerin bitmesi akşamı buldu, akşam Boyabat'ta kalmaya karar verdik. Boyabat Öğretmen Evi'ne yerleştikten sonra karnımızı doyurmak şehri turlamak üzere çıktık.

Birtat lokantasındaki leziz yemeğin ardından Boyabat'ın ana caddesinde bir tur ve çay bahçesinde leziz bir çayın ardından sabaha hazır olmak için odamıza döndük.



Sabah dinlenmiş ve biraz da dönüyor olmanın hüznüyle uyandık. Boyabat içinde kısa bir turun ardından yol çıktık.





Eski evler aslı korunularak yenileniyor.


ve dönüş




Kimi zaman gidişler zordur
Kimi zaman dönüşler
Yaşam ise bu ikisi arasında akar durur (sudak)




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çeçenistan Caharkala (Grozni)- Dağıstan Mahaçkale-Budenovsk

Kırım'a gitme fikri

Kapiskor (Morskoye) - Şelen (Gromovka) - Kapustalik (Sadove)