Ordu - Trabzon
Sabah gözlerimizi güneşli bir güne açtık, hava güzel olunca insanın enerjisi de bir farklı oluyor. Kalvaltının ardından bir tutam deniz kokusu ve denizden küçük bir hatıra ile yola çıkmak üzere odamıza döndük.
Akşam yaptığımız plana göre, öğle yemeğini Zigana'da yedikten sonra Trabzon'da Burçin'nin akrabalarına uğrayacağız oradan da gidebildiğimiz kadar yol gidip ertesi gün Batuma'a geçeceğiz.
Vira bismillah dedik çıktık yola. Solumuzda deniz sağımızda sonbaharla yeni buluşmuş yeşilin tonları eşlik ediyor.
İnsan nereye bakacağını şaşırıyor sonra ortada buluşuyor : )
Coğrafya nedeniyle yol boyu yerleşim yeri boş alan yok. Bir ilçe bitiyor bir diğeri başlıyor.
Pazar sabahı olduğu içim caddeler genelde boş, perdeler kapalı. Aklıma çocukken kara trenle yaptığımız Ankara İstanbul gece yolculukları geliyor. Annecim kuşetli vagondan bilet alır, bizlerin on beş tatil dediği ara dönemde, kardeşimle beni İstanbul'a götürürdü. Altı kardeş İstanbul'da buluşurlardı. Trenin ritmi ile uykuya dalmışken birden aşağıdaki videodaki sesler duyulur -karanlık olduğunu düşünün- ritim bozulur ve gecenin sessizliği ve karanlığı düdük sesini takip eden kısık sesler ile bozulurdu. Öyle zamanlarda uyanır dışarı bakardım, bir yandan korkardım karanlıktan bir yandan garın etrafına kümelenmiş evleri, içindeki insanları hayatlarını düşünürdüm...
Garibim/ Ne bir güzel var Avutacak gönlümü Bu şehirde/ Ne de tanıdık bir çehre;/ Bir tren sesi Duymaya göreyimİki gözüm iki çeşme (O.Veli Kanık)
TCDD'ye Not: Telefonda beklerken dinlettiğiniz "Kara Tren Gecikir" türküsünü illa trenle ilgili olacaksa "Tren Gelir Hoş Gelir" gibi daha iç açıcı bir parça ile değiştirseniz iyi olur : ))
Trabzon tabelaları başlıyor.
Sonraında Giresun
Arada kestiriyorum (tamam horul horul uyuyorum) :) bir bakmışım Zigana'ya gelmişiz.
Aklıma ilk Ayşegül'üm geliyor. Ve bir hatıra fotoğrafı ile geçmişi yâd ediyorum.
Üniversite yılları.. Sarı civciv benim, çizgili ise Ayşegül
Hani insan kısalır ya pek çok yaş alınca, tünelede mi öyle olmuş ne : ))
Temiz hava ve yeşile baskın gelen sobahardan sonra Zigana'daki en keyifli şey tabii kiiiii et ve üstüne yenen bol fındıklı hamsiköy sütlacı :))
Zigana Tüneli'ni Trabzon'a iniş yönünden çıktıktan sonra hemen sağda kalan restoranda yediğimiz yemeğin tadı hala damağımızda :))
![]() |
Tazecik, içi dolu dolu ekmecikleri bana bana yedik |
Izgarayı yapan ustaya ne eti olduğunu sorduk. Cevap ne olabilir sizce?
Cevap: Niye beğenmedinmü sorusu ile karşılık verirken kaşlar yukarı kalkmış gözler biraz belermişti :)
Sütlacı getiren kız, sütlacı masaya koyarken "üzerindeki fındık yetmezse biraz daha getiririm" dedi. Salata ve et talanının ardından bu cümle beni derinden etkiledi : )))) ama kızın niyeti iyiymiş bu fındığın yetmediğini söyleyenler oluyormuş ya da beni öyle kandırdı:))
İkinci sütlaç ve yanında tavşan kanı çayım (not: rejime başladım tabii ki)
Sütlaç sarhoşluğu : ))
Bu menü tabii söylemesi ayıp bir porsiyonda köfte vardı toplam 60 lira tuttu.
Midemiz şen Trabzona doğru yola çıktık. Sahil yolunda yeşil ne kadar baskınsa burada sarı ve tonları o kadar baskın. İşte bir kaç fotoğraf.
Karşıdaki yeşiller sizi aldatmasın
bir de bunlara bakın
Araya iş sokuşturuyorum iznizle. Ülkeninin enerjiye ihtiyacı var evet ancak 2007 sonrası havza planlaması yapılmaması ve tüm hidro kaynaklarımızı da kullanalım şeklinde ortaya savrulan bir cümleyle sokak boyunca bakkal açılması ileride sıkıntılar doğuracaktır. (not: aşağıdaki santralin sahibi alınmasın)
inanamazsınız toprak bile kelleşti arada :))
Trabzona girişte bizi sağlı-sollu bordo mavi Hekimoğlu fabrikası karşılıyor, Trabzon aşkına :)
Trabzon'da yollar değişmiş, yeni alışveriş merkezleri açılmış ama alan darlığı nedeniyle evler hala dip dibe. Evşen teyzelere geçmeden önce Evşen Teyzelerin az ilerinde kayınvalidemin rahmetli teyzesinin evine uğruyoruz. Hüzünlü oluyor tabii ki...
Hüzünleniyor sevdiceğim harap olmuş evi görünce. Heyecanla anlatmaya başlıyor, nasıl maç yaptıklarını, küçücük bahçeye kaç kişinin sığdığını, kışa hazırlık pestillerinin yapılışını...
Evşen teyzelere geçerken niyetimiz bir saat oturup kalkmaktı ama iki saat sonra kendimizi Evşen teyze ve Ayhan amca ile akşam yemeği için sözleşmiş Trabzonu turlamak için izin isterken bulduk :)) Arabaya bindiğimizde Trabzonu turlamaktan vazgeçip Mustafa amca ve Yüksel teyzelere evine gittik. Abdülkadir de oradaydı. Keyifli bir sohbetin ardından, Evşen teyzelere geldiğimizde enfes bir palamut ve Ayhan amcanın incir reçeli bizi bekliyordu. Sabah ise harika bir kuymak yedik inanılmazdı. Gönüllerine sağlık keselerine bereket olsun.
Akşam ise Evşen teyzenin büyük oğlu Levent abi, eşi ve çocukları geldi.Aşağıdaki bıdık Ilgın küçük kızı.
Levent abinin Trabzon spor maçını seyretmek için bir kaç yer dolaştıktan sonra dijitürk'ü açtırması akabinde açın açın gol attık diye araması, hacı teyzeyle Evşen teyzenin futbol yorumları ve bordo mavi bina Trabzon'un nasıl bir şehir olduğu hakkında biraz ip ucu vermiştir umarım: )))
Yorumlar
Yorum Gönder