Midyat Mardin Urfa



Karacadağ Kalkınma Ajansında çalışan Ayşegülüm bizi ne zamandır Urfa'ya davet ediyordu Ege'nin bu işi ciddi bir şekilde planları arasına alması 8-9 Ekim 2011 tarihlerinde gitmemize vesile oldu.

7 Ekim akşamı Ege ile Atatürk Havalimanından 18.15 uçağına bindik Urfa'ya vardığımızda saat 21.00'i geçiyordu. Büdücüğüm yani Ayşegülüm bizi almaya geldi.

Eve vardığımızda Ayşegülün annesinin güzel yemeklerinin ardından çayımızı demledik, balkonda bir muhabbete dalmışız ki saatin 01.00 olduğunu farkettiğimizde ertesi günü düşünüp uyumaya karar verdik.

Rehberimiz ertesi günün planını yaparken :)


Sabah 07.00'de alarmlar çalmaya başladı :) Sabah kahvaltısının ardından yola koyulduk.İşte şoför Nebahat Abla:)


İncilerimizin sahibi Ege, ama o inciler bizde kalacak:)


Ve ben deniz, Semra Hanımın Papatyaları gibi çıkmışım :))


Mardin yolu hep pamuk tarlası , daha önce Cizre'ye giderken de bu yoldan geçmiştik ama o zaman bunu fark etmemişim. Ya mevsimi değildi ya da yol o kadar kötüydü ki yola konsantre olmaktan çevreye dikkat etme şandım olmadı.



2009'da gittiğimizde yolda küçük dağlar ve kraterler vardı. Duble kaymak gibi yol yapmışlar. Umarım bu ticaret trafiğinde uzun süre dayanır. Halbuki yolları beton yapsak yıllara sari kar edeceğiz.


Yolda kısa molarlar verdik ve bu molalar esnasında karşılaştığımız güzel insanlardan biri Medine Hanım. Medine Hanım benzinliğin işletmeciliğini yapıyormuş. Çayımızı içerken şeker niyetinede üzümlerimizi yedik.

Aşağıdakiler Üzüm Bağı 
Bağ bozumu :))


 Söylemesi ayıp lezizdi :)



Bu da akaryakıt istasyonunun sevimli maskotu Şakir. Şakir'i görmek için şehir dışından gelenler varmış. Parmacıklarını hissetmek çok ilginçti.


Sohbet sırasında Medine Hanım özellikle batının doğuya bakışından şikayetçi oluyor. Diyor ki, buralar hep töre cinayetleri, terör ile gündeme geliyor ama burada farklı değişen bir dünya var ve kimse bunu görmek istemiyor ve buralardan çekiniyor. Haklı...


Medine Hanım'a teşekkür ederek ayrılıyoruz. Mardine vardığımızda sanırım saat 11.30 civarıydı, daha sonra gelmek üzere Midyat'a gidiyoruz. 


Midyata vardığımızda saat 12.00'yi geçiyordu. Sabah kahvaltısının üzerinden epeyce vakit geçtiği için önce karnımızı doyurmaya karar verdik. Rehberimiz, kalkınmaajansındaki arkadaşlardan bilgi alıyor ve Gelüşke Han'a oturmaya karar veriyoruz. Gelüşke Han, eski İpek Yolu üzerinde olan güzel bir mekan. Garsonumuzun verdiği bilgiye göre, o dönemde tüccarlar burada bir gece geçirmeden yollarına devam etmezlermiş.


Bu fotoğraf çok hoşuma gitti


İpek Yoluna açılan kapı





Ve sonudan yemeklerimiz :))



Süryani Dobo

İçli Köfte

Midyat Tava

Yemek yemiş mutlu insanlar



Eski kazanları avize yapmışlar güzel olmuş


Yemekler fena değil, hizmet güzel, wi-fi var. Yemeklere toplam 63 lira ödedik.

Karnımız doyduğuna göre artık gezme vakti. Ayşegül iki ay önce geldiğinden daha güzel ve temiz bulduğunu söyledi.2009'a göre bakıldığında turiste alıştıklarını, turistik amaçlı ürünler geliştirdiklerini gördüm. Midyat hızla değişiyor.



Midyata son açılan otellerden biri


Shymayaa Otel 3 ay önce açılmış, geceliği iki kişi 175 tek kişi 125 Lira. Son dönem çekilen dizlerden birinin bir kısmı burada çekilmiş. Biz gittiğimizde de Rojin klip çekiyordu. Güzel bir otele benziyor.




Tavana kurulan rahat koltuklar ile manzaranın gece daha güzel olduğuna eminim 

 Aşağıdaki fotoğraflar meşhur Asmalı Konak dizinin çekildiği konaktan.Giriş 1 Lira. Girişte ve üst katta hediyelik eşya dükkanı var.







Bu fotoğraf olmazsa eksik kalır :))



Midyattan, baskısı Midyatlı üç kız kardeş tarafından yapılan tülbent şalın yanı sıra Süryani şarabı ve çok güzel el işçiliği olan telkarileri almak mümkün.Zamanımız çok olmadığı için Mor Gabriel (Deyrulumur) Manastırını gezemedik. 2009'da gittiğimizde gezme şansım oldu. Görmenizi tavsiye ederim, güzel bir yer.

Alışverişimizi yaptıktan sonra Mardin'e doğru yola çıkıyoruz.



Yukarıdaki kayalık Arslan başı gibi duruyordu ama çekememişim:)
İşte geldik :)


İlk durak Deyrulzafaran Manastırı. Manastıra giriş tam 5 Lira, öğrenci 3 Lira. Manastırı rehber eşliğinde geziyorsunuz.Güzel bir bahçesi ve hediyelik eşya mağazaları var. İçeri girmek için beklerken bir şeyler içebilir ya da hediye almak için mağazaları dolaşabilirsiniz.


Beklerken


Süryani Çöreği içi hurmalı. Çok lezzetli
Ve Deyrulzafaran




Mum yakma duası ilgimi çekti


Bu da Manastırın gece görüntüsü :))


Kibrit çöpünden yapılmış 
Manastırdan ayrıldığımızda saat 17.00'yi geçiyordu. Zaman kısıtı nedeniyle  gezmeyi planladığımız Kasımpaşa Medresesi, Mardin Müzesi gibi diğer mekanları gezemedik maalesef. Çarşının içinden kısa bir gezinin ardından Mezopotamya'ya karşı bir çay içme firsatımız oldu.


Hüzünlü gözüktüğümüze bakmayın çok yorulmuştuk



Sabah yola çıkarken geceye kalmayalım diye konuştuk ancak gezip görecek o kadar yer var ki mümkün olmadı. Yolun güzel olması da bizi biraz daha esnek davranmaya itti işin aslı.Gece İzmir'e giderken ne kadar tedirginsem Mardin'den Urfa'ya giderken de o kadar tedirgindim.

Urfa'ya vardığımızda saat 21.00 olmuştu. Sıra gecesinin ilk bölümü bitmişti ve Çiğköfte için hazırlıklar yapılıyordu. Yemekten bir iki kaşık aldık almadık çiğköftenin gelişiyle kendimizi sahnede bulduk :))





Göbeciklerimizi attık halayımızı çektik, kurtlarımızı döktük :))




 İşte yemeklerimiz. Çok lezizdi :)




Çiğköfte

Şıllık Tatlısı
Masadan gökyüzü


Sıra gecesi ikram edilen mırra ile tamamlıyoruz. Mırra fincanını aldınızsa bahşiş vermeden kurtulamıyorsunuz. Geçen sefer de aynısı olmuştu. O zaman masanın ağası İskender olmuştu bu sefer Ayşegülüm oldu :))


Cevahir Konukevi bu işi biliyor. Yemekleri güzeldi, hizmet kaliteli, eğlence derseniz harika. O kadar adamı içki olmadan bu kadar çok eğlendirmek zor iş. Cevahir'e ve bizi oraya götüren Ayşegülüm'e teşekkürler.


Ayşegül Balıklı Göl'ü gece de görün çok güzeldir deyince dayanamadık.












Balıklı Göl hakkında kısa bilgi
İbrahim Peygamber, devrin zalim hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye, tek tanrı fikrini savunmaya başlayınca, Nemrut tarafından bugünkü kalenin bulunduğu tepeden ateşe atılır. Bu sırada Allah tarafından ateşe "Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ve selamet ol"' emri verilir. Bu emir üzerine, ateş suya odunlar da balığa dönüşür. İbrahim bir gül bahçesinin içersine sağ olarak düşer. İbrahim'in düştüğü yer Halil-ür Rahman gölüdür. Rivayete göre Nemrut'un kızı Zeliha da İbrahim'e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atar. Zeliha'nın düştüğü yerde de Aynzeliha Gölü oluşmuştur. Her iki göldeki balıklar halk tarafından kutsal kabul edilerek yenilmemekte ve korunmaktadır.(Vikipedi)

Artık eve dönme vakti. Funda ve Şehmuz'da kahvaltının ardından Urfa gezisi var. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çeçenistan Caharkala (Grozni)- Dağıstan Mahaçkale-Budenovsk

Volvograd (Stalingrad) - Mamayev Kurgan Tepesi ve Panorama Müzesi

Kapiskor (Morskoye) - Şelen (Gromovka) - Kapustalik (Sadove)